TARİHİ VE KÜLTÜREL MİRAS
AKÇAKOCA ANIT MEZARI
1234-1328 yıllarında yaşamış Kocaeli Fatihi Akçakoca Bey, Osmanlı Devleti’nin kuruluşunda önemli rol oynamış, Kocaeli ve havalisinin Türk-İslâm yurdu haline gelmesinde gayret göstermiş bir Osmanlı Akıncı Beyi’dir. 1326 yılında Kandıra ve civarını, ardından Konur Alp ve Abdurrahman Gazi ile birlikte Kartal civarındaki Aydos’u, sonrasında da Samandıra Hisarı’nı fethetmiştir.
İzmit-Üsküdar arasındaki bölgeye de akınlarda bulunan Akçakoca, İzmit’in fethinden önce, 1328 yılında Kandıra yakınlarındaki bir tepede vefat etmiş, eski Türk adetleri gereğince vefat ettiği yere defnedilmiştir. Fetihlerde bulunduğu İzmit ve çevresine, “Akçakoca Bey’in yurdu-toprakları” manasında “Koca-ili’” denilmiştir. Kandıra bölgesinin en yüksek tepesi olan Babadağ’da yer alan anıt mezar Türk Otağı görünümlüdür. 400 metre rakımlı tepeden ormanın yeşili ve denizin mavisine hakim panoramik manzarasını ve gün batımını izlemeden dönülmemeli.
İZMİT KULESİ
Şehrin simgelerinden olan İzmit Saat Kulesi, 2. Abdülhamit Han’ın tahta çıkışının 25. yılı anısına, dönemin Kocaeli Valisi Musa Kazım Bey tarafından 1902 yılında yaptırılmıştır. Mimar Vedat Tek’in ilk yapıtlarından olan kule, neoklasik üslupta inşa edilmiş, inşasında mermerin yanı sıra Hereke ve Tavşancıl yörelerine özgü traverten taşlar kullanılmıştır. Kulenin en alt katında 3 yönde 3 adet çeşme yer alıyor. Bu sebillerin alınlığında ve kapısının üzerinde taş kitabeler bulunuyor.
İZMİT TARİH KORİDORU – KAPANCA SOKAK
Kocaeli’nin Akçakoca Mahallesi’nde bir yamaçta bulunan Tarihi Kapanca Sokağı, 19. yüzyıl mimarisinin özelliklerini taşıyan ahşap yapılardan oluşuyor. Kapanca Sokak‘taki evlerin 18 tanesi Kocaeli Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu kararıyla tescil edilerek koruma altına alınmıştır.
Yokuştaki Kocaeli Basın Müzesi, bir devre ışık tutan gazete kupürleri ve basın ekipmanlarıyla misafirlerini bekliyor. Müzenin bitişiğindeki “İzmit Tarihi Çarşı” ise içerisindeki, kolonyacı, tatlıcı, aksesuarcı, mobilya restoratörü, çini ürünleri, el sanatları, kahveci ve hediyelik eşya dükkanlarıyla, İzmit’te görülmesi gereken yerlerin başında geliyor.
PEMBE KÖŞK
İzmit-Yukarı Pazar’da bulunan Pembe Köşk, gayrimüslim bir aileden hazineye devralınmıştır. 19. yüzyıl mimari özellikleri taşıyan yapı, bodrum üstüne üç kattan oluşur ve ahşap üzeri Bağdadi sıvadır. Giyotin pencereli formda yapılmış olan köşkün ikinci katı dışa çıkmalı olup eli böğründeler ile desteklenir. Görenlerin bir daha dönüp baktığı güzel rengi sebebiyle Pembe Köşk adını almıştır.
SAATÇİ ALİ EFENDİ KONAĞI – GÜMÜŞLÜOĞLU KONAĞI
Eski Etnografya Müzesi ya da bilinen diğer adıyla “Saatçi Ali Efendi Konağı” 1776 yılında inşa edilmiştir. Veli Ahmet Mahallesi Alaca Mescit Yokuşu’nda denize hakim eğimli bir yamaç üzerindeki yapı, İzmit’in günümüze kadar gelebilen en erken tarihli konaklarındandır.
Türk mimarisinin zevk ve aile hususiyeti kavramlarını yansıtması açısından tarihi ve kültürel öneme sahiptir. Mimari unsur olarak vitraylı, çifte camlı, kemerli, ahşap kepenkli ve lokmalı, parmaklıklı pencereler dikkat çeker. Konak, dış ve iç duvarlarındaki kalem işi bezemeleriyle dönemini en iyi yansıtan sivil mimarlık örneklerinden biridir.
PORTAKAL HAFIZ KONAĞI
Bir zamanlar Osmanlı Mebuslar Meclisine İzmit Mebusu olarak katılan Hafız Rüştü Efendi’ye ait konak, sahibine yüzünün yuvarlaklığı nedeniyle halk arasında Portakal Hafız lakabı verilince, “Portakal Hafız Konağı” olarak nam salmış. 19. yüzyıl Türk konut mimarisinin özelliklerini gösteren konak üç sofalı bir plan düzenlemesine sahiptir. Dikdörtgen formlu pencereleri İzmit evlerinin geleneksel özelliklerini yansıtır. En dikkat çekici yönlerinden bir tanesi de geniş saçaklarıdır.
SIRRI PAŞA KONAĞI
İzmit Mutasarrıfı Selim Sırrı Paşa’nın 19. yüzyılda yaptırdığı konağın planı da yine kendisi tarafından çizilmiş. Bir yangında zarar gören ve bir süre metruk halde kalan bina restore edilmiştir. Ahşap karkas yapı tekniğinde inşa edilmiş konak, haremlik ve selamlık olmak üzere iki bölümden oluşuyor. Körfez manzarasına sahip 4 katlı konağın iç duvarları; çeşitli manzara resimleri ve zengin kalem işleriyle nakış nakış süslenmiştir. Bu bezemelerin, Dolmabahçe Sarayı’nın restorasyonu için gelen ressamlar tarafından tezyin edildiği rivayet edilir. Tarihi dizilerde çekim yeri olarak tercih edilen konak, fotoğraf severlerin de uğrak yerleri arasındadır.
DEMİRCİLER KONAĞI
Dilovası Demirciler köyünde bulunan konak, 19. yüzyıl Osmanlı Mimarisinin en başarılı örneğidir. İçindeki kalem işi bezemeler ve mimari üslup açısından Kocaeli’deki tek örnek olma özelliğine sahiptir.
ÜÇ TEPELER TÜMÜLÜSÜ
İzmit merkezine yaklaşık 3 km mesafede eski İstanbul yolu üzerindeki Kabaoğlu-Üçtepeler köyüne gelenleri, bir zamanlar bu topraklarda hüküm süren krallara ait mezarlar oldukları düşünülen tümülüsler karşılar. Yöreye adını veren tümülüslerden üçü köyün içinde, dördü köyün dışındadır.
Aytepe Tümülüsü Geç Helenistik-Erken Roma Dönemi’ne tarihlenir. Yine Roma Dönemine ait büyük tümülüste yapılan arkeolojik kazılar sonucunda kendi döneminde soygunlar geçirdiği anlaşılmış, mezardan geriye hiçbir buluntu günümüze ulaşmamıştır.
GÜLTEPE NEKROPOLÜ
Nekropol, eski Yunanca’da “mezarlar şehri” anlamına gelir. Antik Çağ Nekropolü ile Bizans Dönemi’ne ait “kutsal yapı” kalıntısı hipoje (yeraltı mezarları) yol çalışmaları sırasında tesadüfen bulunmuştur. Bölgede ayrıca Roma Dönemi’ne ait Kiremit Mezar olarak adlandırılan, yakılan ve kaynatılan cesetlerin kemiklerinin konulduğu üçgen şeklinde pişmiş topraktan imal edilmiş “kemiklikler” de bulunuyor. Daha üst kısımlarda ise ikinci ve üçüncü yüzyıllara ait Roma Dönemi lahitlerine rastlanıyor.
KONCA LAHDİ
MS. II. yüzyılda Roma döneminde yapılmış mezar, bölgede “Roma Mezarı” olarak bilinir. Mezar Bithynia bölgesindeki diğer lahitlere benzer bir forma sahiptir. Lahdin denize bakan kısmında bir kitabe bulunurken, diğer yüzünde ise bir erkek ve kadın figürü ile ayakta duran bir hizmetçi betimlenmiştir. Lahdin kitabesinde ise şu ifadeler yer alıyor: “Artemata ve Artemidoros’un oğulları Poidonei ve Apollonios kızı Tatia yaşarken bu lahdi kendilerine hazırlattılar. Yoldan geçenlere ve denizden geçenlere selam olsun.”
ESKİHİSAR KALESİ
Eskihisar Kalesi, bir zamanlar İzmit Körfezi’nin güneyini kontrol altında tutan önemli bir geçit noktasıydı. Kitabesi bulunmasa da ilk kez 1241’de Bizanslı tarihçi Georgios Akropolites kendisinden söz etmiş, sonrasında Palekanon Savaşı nedeniyle tarih kitaplarında ismi anılmıştır. Mimari özellikleri, Bizans döneminde, Komnenos Hanedanı (1081-1185) zamanında yapıldığını işaret eder. Gebze sınırları içerisinde yer alan kalenin antresi konser etkinlikleri için de uygundur.
HEREKE KALESİ
Kalenin 1326’daki fethi İzmit bölgesinin fetihlerinin tamamlayıcısı olur ve Osmanlı beyliğinebağlanır. Ancak bölgede Sultan II. Bayezid döneminde büyük bir deprem yaşanır. Depremde Hereke Kalesi tamamen ortadan kalkar. Felaketin ardından Hereke halkı uzun süre kendini toparlayamaz ve nam saldıkları dokumacılıkta da bir süre durağanlık yaşanır.
Doğu Roma İmparatorluğu döneminde, 640’lı yıllarda yapıldığı sanılan ve Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’nde de bahsedilen Hereke Kalesi’nde, geçtiğimiz yıllarda restorasyon çalışmaları yapılmış ve en iyi proje ödülüne layık görülmüştür.
HEREKE HALI FABRİKALARI
1843 yılında kurulan Hereke Fabrikası, inşa edilmekte olan sarayların döşemelik ve perdelik ihtiyacını karşılamak üzere Hereke Fabrika-i Hümâyûnu adıyla 1845’de üretime başlar. Osmanlı İmparatorluğu’nun o tarihe kadar ipekli dokuma alanında kurduğu en kapsamlı fabrika olan Hereke Fabrikası için Fransa’dan jakar tezgâhları ve tasarımcılar getirilir. Fabrika, kuruluşundan yaklaşık yarım asır sonra, geleneksel Osmanlı halıcılığında dönüm noktası sayılabilecek 1891 yılında, yüz adet yeni tezgâhla halı üretimine başlamıştır.
KAISER II. WILHELM KÖŞKÜ
Hereke’ye gelen yabancı ziyaretçilerin ağırlanması için, devletin ve fabrikanın şerefine münasip bir köşk inşa edilmesine karar verilir. Alman İmparatoru Kaiser 2. Wilhelm’in İzmit ziyareti öncesinde, Sultan 2. Abdülhamit’in emriyle, Yıldız Sarayı’nda hummalı bir çalışma başlar. İstanbul’da, Yıldız Sarayı’nda üç haftada inşa edilen Köşk, deniz yoluyla parçalar halinde getirilerek bir günde yerine monte edilir.İtalyan Mimar Raimondo D’Aronco tarafından yapıldığı sanılan köşkün inşasında, tekne yapım tekniği uygulanmış ve hiç metal çivi kullanılmamıştır. Bütünüyle ahşap konstrüksiyonla oluşturulan köşke, ilginç bir tasarım özelliği olarak gerek deniz, gerekse kara tarafına açılan birçok kapı yapılmıştır. Köşkün tefrişinde Hereke dokuması halılar, ipekli döşemelik ve perdelikler kullanılmıştır.
SÜLEYMAN PAŞA HAMAMI
Orhan Gazi Cami’ni de inşa ettiren Şehzade Süleyman tarafından yaptırılmıştır. Şehzade Süleyman, Orhan Gazi’nin oğludur. 1330’da İznik’in, 1337’de İzmit’in fethine katılan şehzadeye babası tarafından İzmit ve çevresi tımar olarak verilmiştir. Süleyman Paşa Hamamı, İzmit’te günümüze kadar ayakta kalabilen en erken tarihli Osmanlı Dönemi hamam yapısıdır. Erkek ve kadın kısımlarıyla çifte hamam şeklindedir. Her iki kısım da birbirine eşit planlı yapılmıştır. Ön kısımlarda üzeri çifte yüksek kubbe ile örtülü bir soğukluk bölümü, arkasında ise birbirine kapı ile bağlanan alçak kubbe örtülü iki halvet kısmından ibarettir. Her bölme de üç kubbelidir.
MEHMET BEY HAMAMI – ORTA HAMAM
16. yüzyıla tarihlenen Orta Hamam, Fevziye Camii’nin bânisi Mehmet Bey’in camiye gelir getirmesi amacıyla yaptırdığı eserlerden biridir. Tek hamam olan bu binanın, çifte hamam olan Pertev Paşa Hamamı’na plan ve yapım tekniği bakımından benzerliğinden dolayı Mimar Sinan tarafından Pertev Paşa Külliyesi’nin inşası sırasında yapılmış olabileceği düşünülür. Hamam soğukluk, ılıklık ve sıcaklık bölümlerinden meydana gelir.
HÜNKAR ÇAYIRI VE ÇEŞMESİ
Kocaeli’de tarihe tanıklık eden yerlerden biri de Hünkar Çayırı ve burada bulunan çeşmedir. Ordusuyla sefere çıkan Fatih Sultan Mehmet’in 27 Nisan 1481 Cuma günü otağını kurduğu ve o günden bu yana Hünkâr Çayırı olarak anılan bölge, tarihle doğayı bir araya getiriyor. Hünkâr Çeşmesi ise IV. Mehmet Dönemi sadrazamlarından İbrahim Paşa tarafından 1659 tarihinde yaptırılmış ve günümüze kadar ulaşmıştır.
HANNİBAL ANIT MEZARI
Hannibal Barca M.Ö. 247 ile M.Ö. 183 yılları arasında yaşamış Kartacalı politikacı ve generaldir. Antik dönemin en büyük komutanlarından ve tüm zamanların en büyük askeri dehalarından kabul edilir. Pek çok tarihçi tarafından Gebze’de öldüğü kabul edilen Hannibal’a, Atatürk’ün de büyük ilgisi vardı. Bu ilginin bir ifadesi olarak da Gebze’nin güneyinde bulunan bugünkü alana simgesel bir anıt mezar yapılmıştır.
KARAMÜRSEL BEY ANIT MEZARI
14. yüzyılda yaşamış Karamürsel Bey, nam-ı diğer Mürsel Alp, İzmit Körfezi’nin güney kıyılarını Bizanslılardan almış ünlü Türk komutanıdır. Savaşlarda gösterdiği kahramanlıklar nedeniyle “gözü pek, cesur” anlamlarına gelen “Kara” unvanıyla anılmıştır. Osmanlı’nın ilk amirali, ilk gemi inşaat mühendisi olan Karamürsel Bey, Karamürsel’de bir deniz üssü ve tersane kurmuştur. “Ölünce beni öyle bir yere gömün ki sırtım dağlara dayansın, kucağıma denizi verin, daima donanma göreyim” diye vasiyet etmiştir. Bunun üzerine kendi adını taşıyan Karamürsel ilçesinin çarşısında ve kurmuş olduğu tersanenin arka tarafında denize bakan bir yere defnedildiği rivayet edilir.
TARİHİ EREĞLİ EVLERİ
Şirin bir sahil yerleşkesi olan Karamürsel-Ereğli, kendine has evleriyle bir zamanlar Yeşilçam filmlerinde boy gösterirdi. Ereğli evleri, Osmanlı-Türk evinin geleneksel özelliklerini yansıtan üsluplarıyla sahile paralel olarak inci gibi sıralanmıştır. Pek çoğu iki katlı bu kagir ve ahşap evler, bugün hem tarihi atmosferiyle günübirlik ziyarete gelen turistlerin hem de fotoğraf meraklılarının ilgisini çekiyor.
GÖLCÜK SARAYLI EVLERİ
Ahşap, Bağdadî sıvalı evleriyle Saraylı Köyü, özgün Osmanlı yerleşim dokusunu yansıtır. Köyün bir başka tarihi zenginliği, Roma Dönemi kalıntılarının yer aldığı mezarlığıdır. Burası bir köy mezarlığından çok Roma Dönemi’nden kalma bir kentin kalıntısını anımsatır. Belirli aralıklarla dizili, yarısına kadar toprakla kaplı dev sütunlar, bir Roma sarayının varlığını işaret eder. Tarihi dokusu bozulmadan günümüze ulaşabilen köy, kentsel sit alanı olarak korunmaktadır.
YALI EVLERİ
”Tarih Koridoru Projesi” kapsamında Osmanlı mimarisinin seçkin örnekleri restore edilerek yeniden gün yüzüne çıkartıldı ve Gölcük Değirmendere’de Yalı Evleri olarak ziyaretçilere açıldı.
Kültür ve Tabiat Varlıkları Kurulu tarafından alınan onayla aslına uygun olarak restore edilen 12 bina ve cami sosyal yaşam alanı haline getirildi. Restore edilen binalar kafe, butik otel, sanat galerisi, seramik atölyesi, kütüphane gibi sosyal ve kültürel etkinliklere de ev sahipliği yapıyor.
VALİDE SULTAN KÖPRÜSÜ
Osmanlı tarihinin en şöhretli hanımlarından Valide Kösem Sultan, I. Ahmet’in eşi ve IV. Murat’ın annesidir. Valide Kösem Sultan, Osmanlı coğrafyasında farklı bölgelere çok sayıda cami, mescit, köprü, han, çeşme, suyolu yaptırmış, çeşitli vakıflar kurarak hayratlar bırakmıştır. Bunlardan biri de Kocaeli’deki Valide Sultan Köprüsü’dür. Kurulduğu semte adını veren Valide Sultan Köprüsü, Osmanlı Dönemi’ne ait şehirdeki en önemli eserlerden biridir.
Karamürsel’den başlayarak, Karaahmetli, Hayriye, Yalakdere köylerinden geçen ve İznik’e giden yolun üzerindedir. 17. yüzyılda, Klasik Türk Mimarisi tarzında kesme taşlarla yapılmıştır.
SERVETİYE TAŞ KÖPRÜ
Yuvacık Barajı’na su taşıyan Kirazdere üstünde, Servetiye köyündedir. Gerek mimarî özellikleri gerekse yöre sakinlerinin anlattıkları, köprünün 19. yüzyılda Karadeniz’den göç eden ustalar tarafından inşa edilmiş olabileceğini işaret ediyor. Kitabesi günümüze ulaşmadığı için köprü hakkında daha fazla bilgi olmasa da altından şırıl şırıl akan deresi ve etrafındaki yemyeşil doğasıyla görülesi bir eserdir.
KUTLUCA KÖPRÜSÜ
Taşköprü ya da Kutluca Köprüsü diye anılan 25 metre uzunluğundaki tarihi Roma Köprüsü, düzgün kesme blok taşlardan inşa edilmiştir. 1940 yılında Kocaeli’de araştırma yapan Alman Karl Dörner, mimari özelliklerine bakarak yapının İmparator Cladius döneminde inşa edildiğini tespit etmiştir. Milattan sonra birinci yüzyıla tarihlenen 7 gözlü ve 5 kemerli köprünün duvar işçiliği ve kemer tekniği dikkat çekicidir.
KİLEZDERE KÖPRÜSÜ
16. yüzyıla tarihlenen köprü, Başiskele-Kilezdere üzerindedir. 1998 yılında, “İzmit Kent İçi Dört Hatlı Demiryolu İnşaatı” yapımı amacıyla Koruma Kurulu kararı sonucu orijinal yerinden sökülüp, 50 metre ileriye yeniden inşa edilmiştir.
SULTAN SÜLEYMAN KÖPRÜSÜ – MİMAR SİNAN KÖPRÜSÜ
Mimar Sinan tarafından 16. yüzyılın başlarında inşa edilmiştir. Gebze’nin doğusunda Diliskelesi üzerindedir. Köprünün herhangi bir bakım ve onarım görmeden günümüze kadar ulaşması, ne denli sağlam inşa edildiğini gözler önüne serer.